6 Temmuz 2016 Çarşamba

Can Kırıkları

"Neden insanlara bu kadar soğuksun, uzaksın?" diye soruyorlar bazen. Bilmem ki, diyerek geçiştiriyorum. Üstümdeki bu görünmez zırh bazen ağır gelse de çıkarmaktan korkuyorum. Can kırıklıklarıyla dolu içim. Ne zaman kıpırdasam canıma batan parçalar... Yenilerine yer kalmadığı için bu tedbirli duruşlarım. Bu göz göze gelmekten kaçan bakışlarım. Sahi siz hâlâ inanıyor musunuz, birinin gelip hiç gitmeyeceğine? Veya sizi hiç üzmeyeceğine? Yok babam yok, yok öyle bir insan. Onun için boşa hayal kurmayın. Can kırıklıkları ile hayal kırıklıkları birleşince geride kurumuş göz pınarları kalıyor çünkü... Ve hissizleşiyorsun sonuç olarak. Düşün ki, otobüse binmişsin ve gideceğin yeri bilmiyorsun. Heyecan ve biraz da korkuyla sürekli yola baktığın veya yanındakilere iki dakikada bir "Geldik mi?" diye sorduğun zamanlar geride kalacak. Onun yerine kulaklığını takacaksın ve şansa bırakacaksın. Sonra radyoyu açıp sıradaki şarkı bana gelsin deyip o şarkıyı heyecanla beklemeyeceksin. En sevdiğin bardağın kırıldığında üzülmeyeceksin. Takımına küfretseler sinirlenmeyeceksin yahu! Değer mi be? Elinde hiçbir şey kalmayacak. Sen bile. Biz en iyisi güvenmemeye devam edelim. İyi fikirmiş bu zırh olayı değil mi? İşte bu yüzden bu kadar soğuğum. Gerçi böyle konuştuğuma bakmayın. Bizim gibiler içini ısıtacak birini bulduğunda tüm bu geceleri gözü kapalı yakarlar. Ama dediğim gibi zamanı gelene kadar göstermemeli bu yanımızı. Bir daha aynı hatayı yapmamalı. Hiç kimse senden önemli değil. Sana iyi davran.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder